4r4j.
Şaman Davulu Vurmalı sazlar grubundadır. Şaman davulu yapım aşamasındayken, sıradan bir çalgı meydana getirmek için şekillendirilmemektedir. Onun belirli özellikleri olan ve şamanı tanımlayan, şamanın karakterini yansıtan bir ağaçtan, belirli işaretlerin ve yaşanmışlıkların karşılığı olarak şekillendirildiği söylenebilir. Eliade, şamanın rüyalarında evren ağacının bulunduğu mekânlara yapılan ruhani yolculuklar yaptığını söyler ve “davulunun kasnağını bu ağaçtan Yüce Varlığın bu iş için özel olarak düşürdüğü bir daldan yapar” ifadesinde bulunur Eliade, 1999 200. Yakut şamalarında ise davul yapımı için uygun ağacın seçilimi için Eliade; “üstüne yıldırım düşmüş bir ağacın seçilmesi tasfiye edilir.” tanımını yapmıştır Eliade, 1999 201. Davullar tungur daire veya yumurtamsı bicimde olur. Davul yapmak için kayın ağacı yahut sedir moş ağac, deri, madeni süsler ve kıl sicimler kullanılır. Davul yapılacak olan ağaç, obadan uzakta bitmiş, insan ve hayvan dokunmamış temiz ve sağlam olmalıdır. Altaylılar davul tokmağına orbu, Yakutlar ise bulaayah derler. Bu tokmak kayın ağacından yahut sığın geyik boynuzundan yapılır. Davul üzerindeki motiflerin anlamı için de şunlar söylenebilir Her şaman, yaşadıklarını ve deneyimlerini belirli objelerle ilişkilendirerek davulun üzerine resimsel olarak aktarır. Bu çizimler, atalardan alınıp gelecek nesillere aktarılmış ve zamanla kalıcı semboller haline gelerek şamanist efsanenin bir parçası haline gelmiştir. Her sembolün farklı bir anlamı ve şamana kattığı farklı bir gücü vardır. Yörükan, davul üzerindeki çizimlerin büyülü etkiler barındırmasıyla birlikte ne çeşit figürler içerdiğini şu şekilde tanımlamıştır; “Davulda ve elbisedeki bu resimler, sihri birtakım çizgilerden, raks manzaraları, hayvan ve ağaç resimleri, kaz, kurbağa, kurt, tavşan resimleri tezyinatından ibarettir.” Yörükan, 2014 76. Davul çizimlerinin çeşitli hayvan figürleri içermesi, şamanların doğaya ve hayvan ruhlarına saygı gösterdiklerini işaret etmektedir. Ayrıca şamanın davulunun ebadının büyüklüğü ve üzerine işlenen çizimlerin miktarı, şamanın ne denli güçlü olduğuna işaret etmektedir. Kaynakça Çoruhlu, Yaşar. 2002. Türk Mitolojisinin Ana Hatları. İstanbul Kabalcı Yayınevi. Eliade, Mircea. 1999. Şamanizm. Çev. İ. Birkan. Ankara İmge Kitabevi Yayınları. Yörükan, Yusuf Ziya. 2014. Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri Şamanizm. İstanbul Ötüken Neşriyat.
misafir - 6 yıl önce Şaman, İlk olarak XIII. da kullanılmış olan "şaman" sözcüğünün eski Türkler tarafından kullanılmadığını öncelikle belirtmek gerekir. Eski Türkler’de şaman sözcüğü yerine "Kam" sözcüğü kullanılmıştır. Eski Türkler’de dini törenleri yöneten kişiye "Kam" denildiği, eski Çin kaynaklarından anlaşılmaktadır. Türkler’in günümüzde "şaman" anlamında kullandıkları Kam sözcüğü, araştırmacılara göre en az 5. bu yana yaşamaktadır. Uygurca’da şaman, "hastalıkları gideren, acıları dindiren, çılgınlıkları, saraları yatıştıran, hastalara ilaç yapan kimse" anlamında, "otacı" diye anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kırgızlar’da şamanın adı Gan’dır. Altaylılar şamana Kam, kamların yönettikleri törenlere de "kamlama" demişlerdir. Moğolca’da şamanın karşılığı ise Böge’dir. Fakat Orhun Yazıtları'nda ve ele geçen Göktürkçe yazılı metinlerde ne "din adamı" anlamında, ne de "şaman" anlamında Kam sözcüğüne rastlanmadığı gibi, hiçbir belgede şamanlıkla ilgili açıklamalara rastlanmamıştır. Şaman inanışına göre yeryüzünde yaşayıp, alt ve üst dünyaya yolculuk yapar. Şifacı, ruhların öte dünyaya gitmesine yardım eder. Evleri kötü ruhlardan korur. Davulu transa geçmesini sağlayan ve özel bir yöntemle yapılan en önemli aracıdır. Yardımcı, koruyucu ruhları vardır, onlar şamana öte alemlere yolculuğu sırasında yol gösterirler. Türk şamanların en önemli yardımcı ruhları körmös'lerdir. Körmösler ölmüş şamanların ruhlarıdır.
Haberler > Bir Zamanlar Bizlerin de Mensubu Olduğu Şamanizm Dini ve Şamanlar Hakkında İlginç Bilgiler - 1905 Şamanizm, Türklerin Müslümanlığa geçmezden önceki inanç sistemi idi. Derler ki, şamanlığın genetik kökenleri vardır ve kimin şaman olup, olamayacağı çocukluğundan belli olur. Tanrılardan işaret alındıktan sonra da çocuğun çok fazla seçeneği yoktur. Ya ölecek, ya delirecek ya da deliliğin sınırlarını aşıp, şaman olacaktır. Şamanların özel güçleri vardır. Şamanlar, bir din görevlisi, şifacı ya da büyücü olarak tanımlanabilir. Şamanın en temel özelliği, ruhlarla temas duruma geçebilme özelliğidir. Bu gücü sayesinde mistik parçalanma ölüp dirilme, hastalık tedavisi, kutsama gibi misyonlarını gerçekleştirebilir. Bu teması elbette herkes gerçekleştiremez, bu güce hasıl olmanın genetik kodlarla taşındığı savunulur. Şamanlar genellikle rahatlıkla transa geçebilecek kişiler arasından seçilir. Genellikle de kadınlar arasından seçilir. Olur da erkek bir şaman olursa dahi, giydiği kıyafetler kadın kıyafetleridir. Dini ritüel esnasında giyilen kıyafete manyak denir. Bu elbise garip ve ruhani olduğu söylenen objelerle doludur. Şaman olabilmek için en önemli şart... Şaman olabilmek için en önemli şart, Tanrı ile iletişime geçebilmek ve ritüel esnasında transa geçebilme yetisine sahip olmaktır. Bu yeteneklere sahip olduğu ve şamanlık için de uygun olduğu düşünülen adaylar belirlenir. Buradaki kilit nokta şudur Şaman, adayı; aday da şamanı seçer. Eğitim, adayın benliğinin yok edilmesiyle başlar. Yaklaşık 10 gün süren bu süreçte şaman adayının, dünyevi şeylerle olan ilişkisini kesmesi beklenir. Eğitim öncesindeki tüm bildiklerinden, o yaşına kadar tüm öğrendiklerinden feragat etmesi istenir. Tıpkı bir ölü gibi geçmişiyle olan tüm bağını koparması ve usta şamana tamamen ve koşulsuz bir şekilde uyacağını vaat etmesi beklenir. Şamanlık eğitim yaklaşık 15 yıl gibi bir süreç alır ve bu dönemde şaman adayı, öğreticisini koşulsuz bir biçimde izler. Bu süreçte adayın yaşayacağı mental zayıflık, savsaklama, aksama ya da şüphe gibi durumlar eğitim sürecinin kesilmesine ya da bitmesine neden olur. Ayin biter ve şaman hiçbir şeyi hatırlamaz. Şamanlık ile ilgili birçok şey zaten oldukça ilgi çekici ve farklı iken, şamanların dini ritüel ya da ayin esnasında yaşadıkları trans hali fazlasıyla merak uyandırıcı bir durumdur. Öncelikle ayinin gerçekleştirileceği yerde küçük bir ateş ve birbirinden farklı kokular yayan tütsüler yakılır. Ayini izlemek serbestti fakat ayin esnasında odayı terk etmek yasaktır. Manyak denilen kıyafetini giymiş olan şaman, tütsülerden yayılan dumanla birlikte transa geçmeye ve hızlı hızlı hıçkırmaya başlar. Daha sonra bir miktar su içer fakat bu suyu yutmaz, majikal bir çember oluşturacak şekilde 4 farklı köşeye tükürmeye başlar. Çember oluşturulduktan sonra ateşin sönmesi beklenir ve trans halindeki şaman da davul çalmaya, farklı ezgilerde şarkılar söylemeye başlar. İşte tam bu esnada şamanın, başka ruhlarla iletişime geçmesi ve bu ruhlardan yardım istediği söylenir. Ayin bittikten sonra şaman, trans halinden çıkar ve ayin esnasındaki hiçbir şeyi hatırlamaz. ''Onlar, kötülük yapmaya çalışırlar.'' Ünlü Rus Türkolog Vasili Vasilyeviç Radlof, Orta Asya'yı kapsayan gezilerinde edindiği bilgileri şöyle aktarıyor Şamanın hali bir hastalık mı, delilik mi yoksa bir oyun mudur? Hayır bunlardan hiçbiri değil. İyi melekler insanları korumak ve takdis etmek üzere semanın en yüksek hükümdarı tarafından gönderilirler, fakat kötü ruhlar ne yaparlar? Bunlar vücutsuz ve akıllı yaratık oldukları için elbette ki, büsbütün hareketsiz kalamazlar. Bunlarda mutlaka bir hareket arzusu bulunduğunu kabul etmemiz icab ettiğine göre, bu arzu da pek tabi olarak kötülüğe doğru yöneltilmiştir. Maddi tabiat onların gayreti karşısında hissiz kalır, bundan dolayı onların düşmanca hareketleri için yegane faaliyet sahası insanlardır. Onlar, dünyada insanlar arasında çöldeki aslanlar gibi yaşarlar ve insanlara, eşkiyalar gibi her yerde zarar vermeye, kötülük yapmaya çalışırlar. Doğrudan doğruya yapılan bu hücum, bizim fikir, arzu hareketlerimizde tecelli ederi uyanık olursak, onlarla mücadele ederiz, Tanrının yardımı ile uzaklaştırırız. Ayrıca ekliyor;öyle misaller vardır ki, kozaklar kendinden geçmiş şamanı kamçı darbeleriyle ayıltamamışlardır, diğer cihetten öyle misaller de vardır ki, kendi tecrübeme göre söylüyorum kendinden geçmiş bir şamanın elinden derhal davulunun düşmesi için papazın müdahelesi kafi gelmiştir. ''Eski Türk inancına göre ölü...'' Şamanizm inancından, bizim kültürümüze geçmiş birçok gelenek ve adet vardır. Daha önce bu adetleri anlatan şu içeriğimizi yapmıştık. Şimdi ise bu adetlerden en ilginç olan birkaç tanesinden bahsedelim. Kişisel olarak benim en çok ilgimi çekmiş ve bende merak uyandırmış olanı anlatalım. Karadeniz’de yaygın olan -özellikle Giresun ve Ordu taraflarında- ilginç bir cenaze töreni adeti var. Giresun ve Ordunun bazı köylerinde ölünün evden çıkarılması ve camiden mezarlığa götürülmesi sürecinde tabut, tabutu taşıyanlar tarafından ölünün yaşadığı mahallenin tüm sokaklarında gezdirilirmiş. Tabut sokak sokak gezdirilir hatta bazen başka mahallenin sokaklarında bile dolaştırılırmış. Bu gezdirmenin amacı ise ölünün kafasının karışmasını sağlamak. Bu gezdirmenin amacı ise yaşadığı evi, sokağı, mahalleyi unutusun, geri gelip yaşayanları rahatsız etmesin ve öte aleme rahatça göçebilsin diye. Eski Türk inancına göre ölü, yaşadığı yeri unutsun da tekrar geri gelemesin diye, ölü aynı şekilde gezdirilir, uzak bir yere defnedilir hatta ormanda bir süre bekletilirmiş. Bu sayede ruhun kafası karışır, gidecek yer bulamaz ve öbür aleme uçmaktan başka çare bulamazmış. Eski Türk inancına göre bir kimsenin ölmesi, kalbinin durması demek değilmiş. Ruhun bedenden çıkması ve uçması için mutlaka yerine getirilmesi gereken ritüeller varmış. Bu tür ritüeller de hem ölünün dünyayı rahatsız etmemesi hem de gerçek manada ölebilmesi için zaruriymiş.
şaman davulu ne ise yarar